AKA DA BOKA
DA
KONMAK: (d)-(o.k)-Bir kimsenin gönlünün kimi isteyip kimi
seveceğinin belli
olmadığını anlatmak için söylenir.
ANKARA'DA
OTURUP
İSTANBUL'UN BOKUNU KARIŞTIRMAK: (d)-(o.k)-Hiç ilgisiz kimselerin çok
uzaktaki,
gereksiz şeylerle uğraşması.
AYIBOKU:
(d)-Kaba
saba ve görgüsüz erkek.
AYNI BOKUN
SUYU
(SOYU): (d)-(o.k)-Bir kimsenin kötü tanınan birine benzediğini
anlatmak için
söylenir. & Aynı dünya görüşüne sahip insanlar için kullanılır.
Bİ BOKTAN
ANLAMAZ
HELAYA GARDİYAN YAZILIR: (d)-(o.k)-Bilmediği konularda yetkili olmak
isteyen
kimselerle alay etmek için kullanılır.
BİYO ARTIK:
(d)-(ing.-türk.)-Bok,
sidik.
BOK
AĞZINA YUVA
YAPMAK: (d)-Küfürlü konuşmak.
BOK
BÖCÜĞÜ: (d)-Sevimsiz
ve lüzumsuz erkek.
BOK
BÖREĞİ (BOK
ÇÖREĞİ): (d)-Sevimsiz ve lüzumsuz erkek.
BOK
DEĞİL EBEM
SIÇTI: (d)-Kaçamak konuşanlar için söylenir. "Ne diyeceksen de be
şeker.
Seninki bok değil ebem sıçtı hesabı oldu şimdi. "
BOK
GİBİ PARAN
OLACAĞINA FINDIK KADAR AMIN OLSUN: (d)-Kadın cinsellik organını
övmek için
söylenir. Cinsel cazibenin önemini anlatmak için kullanılır.
BOK
İÇİNDE BADEM
KADIN: (d)-Çok pis ama süslü kadın.
BOK
KARIŞTIRAN:
(d)-(o.k)-Başkalarının ilişkilerini bozmaya uğraşan kimse.
BOK
YEMENİN ARAPÇASI:
(d)-(o.k)-Bir kimsenin çok kötü bir şey yaptığını ya da söylediğini
anlatmak
için alay yollu olarak kullanılır.
BOK
YİYENİN KAŞIK
ÇALICISI: (d)-(o.k)-Dalkavuk.
BOKA
BAKINCA
TEZEK LALE : (d)-(o.k)-"Kötünün yanında daha az kötü olan
iyidir"anlamında
söylenir. & Ehven-i Şer
BOKA
BASMAK:
(d)-(o.k)-Bir kimsenin yanlış ya da kötü bir adım atması. Kötü
duruma düşmek.
BOKTAN
ANLAMAZ
HELAYA TABANCA SIKAR: (d)-Bir konuda bilgisiz olduğu halde bilmişlik
taslayanlar,
yetki sahibi olmak isteyenler için söylenir.
BOKTAN
KELEK:
(d)-Çok kötü niteliksiz şey ya da durum.
BOKU
BADİ SABAH
OLMAK: (d)-Bir kimsenin sonradan değere bindiğini anlatmak için
kullanılır.
"Yok şekerim, onun yenilerde boku badi sabah oldu, eskiden kimse
yüzüne
bile bakmazdı haspamın. "
BOKU
BÜYÜK: (d)-(o.k)-Bir
kimsenin mevkisinin yüksek olması. & Zengin, etkili kişi.
"Onlara
bulaşmaya gelmez, iyi boku büyüklerdendirler. "
BOKU
İLE ÇEKİŞMEK:
(d)-Çocuklarıyla anlaşamamak. & Kendi kendine yarattığı
sorunlarla boğuşmak.
BOKUM :
(ü)-Senli
benli hitap biçiminde kullanılır. & Kendi çocuğu için söylenir.
BOKUMUN
GÖLGESİ:
(d)-Birisini küçümsemek, aşağılamak için söylenir.
BOKUMUN
KOKUSUNU
MU ALDIN: (d)-(o.k)-Peşinden ayrılmayan kişiler için alay yollu
olarak kullanılır.
"Ne o zırt diye geldin, bokumun kokusunu mu aldın. "
BOKUN
GÖZÜNE
BASMAK: (d)-Bir konuda çok kötü duruma düşmek.
BOKUN
LAYIĞI
OSURUK: (d)-(o.k)-Herkesin layık olduğu birisini eninde sonunda
bulacağını
anlatmak için söylenir.
BOKUNA
BAĞLANMAK:
(d)-Çocuğunu çok sevmek. & Kendinin olan şeylere haddinden fazla
değer
vermek.
BOKUNDA
ALTIN
BULMAK: (d)-Kendisine ya da çocuğuna abartılı değer vermek, gereksiz
yere
övmek.
BOKUNDA
BOĞULMAK:
(d)-(o.k)-Kendi yarattığı durumun içinden çıkamamak.
BOKUNDA
KEMİK
ÇIKMAK: (d)-(o.k)-Bir kişinin yaptığı bir şeyin önemini anlatmak
için alay
yollu olarak söylenir. "Tamam ulan anladık, senin de bokunda kemik
çıktı.
"
BOKUNDAN
KORKMAK:
(d)-(o.k)-Çok korkak insanlarla alay etmek için söylenir.
BOKUNU
TEMİZLEMEK:
(d)-Birisinin hatasını onun yerine düzeltmek. "Anam beni onun bokunu
temizleyeyim diye doğurmadı, müsadenle. "
BOKUNU
YALDIZLAMAK:
(d)-Bir kimseye abartılı değer vermek.
BOKUYLA
BOĞUŞMAK:
(d)-Kendi yaptığı bir hatayı düzeltmeye uğraşmak. & Çocuğunu
büyütmeye
çalışmak.
BURNUMUN
BOKU:
(d)-Önemsiz ve gereksiz şey ya da kimse. "Hadi ordan burnumun boku. "
ÇOK GEZEN
BOK
GETİRİR: (d)-(o.k)-Çok gezen kimseleri eleştirmek ve onların
gezmelerini engellemek
amacıyla söylenir.
DÖTERİK:
(i)-Bok.
DÖTERYUM:
(i)-Bok.
EBENİN BOKU:
(d)-(o.k)-Önemsiz şey. & Bir kimseye küfür etmek onu aşağılamak
için söylenir.&
EŞEĞİN
BOKU:
(d)-Hakaret amacıyla kullanılır.
EŞEĞİN
BOKUNU
ALMAK: (d)-Hiçbir şey elde edememek. "Sen daha çok beklersin, anca
eşeğin
bokunu alırsın anam. "
EVDE BOKU
PİŞER
DIŞARDA SİKİ ŞİŞER: (d)-Gözü dışarıda olan erkekler için alay yollu
olarak
kullanılır.
EVLADI OLAN
OTLA
DA KONUŞUR BOKLA DA: (d)-Çocuğu olan kimselerin çocuğu için çok
şeyle ilgilenmek
zorunda kalacağını anlatmak için söylenir.
FIŞKI:
(i)-(o.k)-Kötü
ve sevimsiz kimse. & Bok.
GIDI BOKU:
(d)-Gereksiz
ve lüzumsuz şey.
GÜVERCİN
BOKU:
(d)-Hiçbir şeye karışmayan kimseler için alay yollu olarak söylenir.
HAK YOLUNA
VERMEZ
BİR MANGIR BOK YOLUNA GİDER TANGIR TANGIR: (d)-Bir kişinin doğru
yoldan iş
yapmadığını anlatmak için söylenir.
HOK:
(i)-Bok.
İKİ BOKU ÜST
ÜSTE GELMEMEK: (d)-Çok yoğun bir koşuşturma içinde olmak.
KALDIRSAN
ALTINDAN
BİR KALBUR BOKU ÇIKMAK: (d)-Büyüklük taslayan kimselerin aslında
düşük nitelikleri
olduğunu anlatmak için söylenir. Görünmeyen gerçek niteliklerin
düşüklüğünü
işaret etmek için kullanılır.
KARGA BOKUNU
YEMEDEN: (d)-(o.k)-Sabahın çok erken vaktinde.
KAZ BOKU
GİBİ
ÇIKMAK: (d)-Olur olmaz her şeye karışmak. "Kız sen de her yerden
öyle
kaz boku gibi çıkma da laf yeme!”
KIÇI BOKTAN
KURTULMAMAK:
(d)-Bir kimsenin kendisine hala muhtaç olduğunu anlatmak için alay
yollu olarak
söylenir. & Yeterince olgunlaşamamak. "Ulan senin daha kıçın
boktan
kurtulmadı, kendi kendine babalanıyorsun. "
KIÇININ BOKU
BİTMEK: (d) - (o.k) - Bir konuda yapılacak hiçbir şey kalmadığını
anlatmak
için söylenir. "Tamam lan artık sana verecek birşeyim kalmadı.
Kıçımın
boku bitti."
KIZ KOCAYI
Bİ
BOK SANIR GİTTİĞİ GECE USANIR: (d) - Evliliği çok önemseyen genç
kızlarla
alay etmek için söylenir.
KİMİNİN SİKİ
GÖZÜNÜ ETTE AÇAR, KİMİNİN SİKİ GÖZÜNÜ BOKTA AÇAR: (d) - Herkesin
aynı şansa
sahip olmadığını anlatmak için söylenir.
KOCA BOKUYLA
ADI SATILMAK: (d) - Kocası vasıtasıyla bir yere gelmek. Koca
torpili. "Yok
şekerim, onlar genç kadınlar, kendilerine yaşlı ve nüfuzlu koca
bulurlar önce,
sonra da koca bokuyla adları satılır."
KURU BOKA SU
SERPMEK: (d) - (o.k) - Eski bir meseleyi yeniden alevlendirmek. "Sen
de böylesin işte. İlle kuru boka su serpeceksin."
MACUN: (i) -
(ar.) - Bok.
MANDA BOKU:
(d)
- Gereksiz ve yararsız şey.
NE BOKUMA:
(d)
- (o.k) - "Bana ne, beni ilgilendirmez" anlamında söylenir.
OT KÖKÜ
TAVŞAN
BOKU: (d) - (o.k) - Değersiz ve lüzumsuz şey ya da kimse.
OTA
BOKA BULAŞMAMAK:
(d) - (o.k) - Hiç bir şeye karışmayan kimselerle alay etmek için
söylenir.
"Sen böylesin işte, ota aboka bulaşmazsın sonra da ama beni niye
kimse
düşünmüyor diye hayıflanırsın!"
PEKMAYA: (i)
- Bok.
SAKIZI BOKA
DÜŞMEK:
(d) - Bir konuda şaşkınlıkla yanlış yapmak, kötü duruma düşmek.
SIÇTIĞI
BOKU
VERMEMEK: (d) - (o.k) - Cimrilik etmek. "Amaan sakın birşeyini
isteme.
O adama sıçtığı boku vermez."
SIÇTIĞIM
BOK:
(d) - Bir kimsenin çocukları. "Sıçtığım bok karşıma çıkmış bana
bahane
buluyor."
SIÇTIĞIN
BOKA
LAYIK: (d) - (o.k) - Bir kimseyi aşağılamak için söylenir. "Ay allah
aşkına ne kafana takıyon! O senin sıçtığın boka layık!"
TAŞAK ALTI
OKKA
BÖYLE BATARLAR BOKA: (d) - Bir kimsenin kendi hatası yüzünden kötü
duruma
düştüğünü anlatmak için söylenir.
TAZE BOKA
SİNEKLER
ÜŞÜŞÜR: (d) - Genç kız ya da erkeklere yaşlılar aşırı ilgi gösterir
anlamında
söylenir.
ÜÇ GÜNLÜK
SEYİSLİĞİ
VAR, KIRK YILLIK AT BOKU EŞELER: (d) - (o.k) - Cahil ve deneyimsiz
olup bilmişlik
taslamak. Böyle kimseler için alay yollu olarak kullanılır.
YAĞMURDA
KALMIŞ
İT BOKU: (d) - (o.k) - Çok kötü bir durumu anlatmak için söylenir.
"O
olaydan sonra yağmurda kalmışa it boku gibi kalakaldım."
YAŞ BOKU
ŞİŞELEMEK:
(d) - Daha olgunlaşmamış bir konuda aceleci davranmak.
YÜZÜNE BOK
SUYU:
(d) - Birisini artık görmek istemeyince söylenir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder